Cem Uzan - Genç Parti

Bu sayfa Cem Uzan`ın haklılığını ispatlamak , kanıtlamak , gözler önüne sermek ve
Genç Parti`nin büyük kitlelere ulaşmasını sağlamak için yapılmıştır. (cem-uzan.org 2007)
2023 Vaatlerimiz Genç Parti Cem Uzan Davalar Genel Gençlik Kollari Kadın Kolları İlçe Teşkilatları İl Teşkilatları Eserler Söylemler Basın Projeler - Taahhütler Duyurular İmar Bankası Star Çeaş Kepez TMSF Telsim Adabank Petkim 4969 - 5020 Nolu Kanunlar Askerlik Siyasi Linç Geziler Mitingler Atatürk Videolar Ürdün Vatandaşlığı Fabrikalar - Ocaklar Milletvekili Adaylarımız Fransa Cumhurbaşkanlığı Adaylığı

DEVLETİN İÇİNDE BİR GARİP YAPILANMA: TMSF

Türkiye garip bir bürokrasiye sahip. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu adlı bir kurumumuz var. TMSF’nin görevi kendi resmi web sitesinde şu şekilde açıklanıyor; Fon, 5411 sayılı Kanun ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, mevduatın ve katılım fonlarının sigorta edilmesi… Kanunla verilen diğer görevlerin ifası için kurulmuş olup kamu tüzel kişiliğini haiz, idarî ve mali özerkliğe sahip bir kuruluştur. TMSF sürekli ülkemiz gündeminde bir şekilde yer almakta. Uzan Grubu’na yönelik el koyma operasyonu ile bir anda ülkemizin en gündemde kurumu konumuna geldi. Son olarak da Ciner Grubu’na ait olan medya organlarına el koyarak bombayı patlattı. İktidarın karşısında yer alanların yok edilme silahı olarak çalışıyor. Uzan Grubu’nun el konulan bütün mal varlıkları satıldı. Ciner Grubu’na ait olan Sabah – ATV’nin de satışı geçtiğimiz günlerde tamamlandı. Ancak bu kurumların eski sahipleri ile TMSF’nin yani “devlet”in davaları sürüyor. Peki, yarın öbür gün bu davaları sonuçları şirketlerin sahipleri lehine olursa ne olacak? Şirketleri başkalarına satmışsınız, iade şansınız yok. Tazminat ödeyeceksiniz, ülke zaten haftada bir milyar dolar borç ödüyor, para yok para! TMSF; devleti işadamları ile sürekli mahkemelik ediyor. Üstelik bu şirketlerin yabancı ortakları ile de mahkemeler ülkemizin dünya kamuoyunda imajını büyük ölçüde yıpratıyor. TMSF gidiyor, “burada usulsüzlük var” diyerek amiyane tabirle birisinin mallarına çöküyor, ondan sonra satıyor. Alikıran baş kesen gibi. Satışların nasıl gerçekleştiği, iktidarın kimlerle nasıl dirsek temasında olduğu ise işin bambaşka bir boyutu. Sabah – ATV Grubu’na nasıl el konulduğu ortada. Bu şirketlerin eski sahibi sözde gizli bir belge çıkartıyor, bunun üzerine operasyon, Turgay Ciner’in şirketleri devletin oluyor. Sonrasında anlaşma yapılınca el konulan şirketlerin “bir kısmı” geri veriliyor. Bu adam madem hukuksuzluk yaptı, neden şirketlerin bir kısmını iade ediyorsun? Eğer hukuksuzluk yapmadıysa neden el koydun? Uzan Grubu’nun mallarına el konması, Genç Parti’nin siyasal yükselme sürecine denk geldi. Sabah – ATV Grubu’na el konmalar ise 22 Temmuz seçimleri öncesine. Anayasasında hukuk devleti olduğu yazan bir ülkede adeta devlet eliyle “gasp” yapılıyor. Mahkemesiz, sorgusuz sualsiz el konuluyor, bununla da yetinilmeyip, mahkeme süreçleri bitmeden bu şirketler birilerine satılıyor. Bunun 12 Eylül sonrasında, Erdal Eren’in 17 yaşındayken yaşının büyütülerek asılmasından, Mustafa Pehlivanoğlu’nun mahkemesi bitmeden asılmasından ne farkı var? İşin bir diğer ilginç yönü medya gruplarına el konulduktan sonra “editoryal bağımsızlık” güvencesi verilmesi. Bir basın kuruluşunda editoryal bağımsızlık namustan farksızdır. Devletin adına gelen kişiler bu bağımsızlığa tabiri caizse tecavüz ediyorlar. Sabah – ATV gurubuna el konduktan sonra neler oldu kısaca ve bizim görebildiğimiz kadarını yazalım. Fehmi Koru ATV’de program yapmaya başladı, İbrahim Sadri de Kanal 1’de yarışma sunmaya başladı. Sabah Gazetesi’nden Fatih Altaylı, Mehmet Barlas, Yılmaz Özdil gibi isimler uzaklaştırıldı, yerlerine çok değerli bir isim (!) olan Nazlı Ilıcak getirildi. “Türkiye Malezya olur mu?” tartışmaları sürerken Sabah’ın Malezya tablosunda “türbanlı da var mini etekli de” diye bir başlık koyuldu ve mini etekli Malezyalı kadınların resmi vardı ancak o kadınların geceleri piyasaya çıkan Taylandlı fahişeler olduğunu nedense belirtme gereği duymadılar. Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olunca tam sayfa bir haber verdiler ki bu haberden çok bir kutlama ilanına benziyordu. Son nokta ise Sabah’ın şu meşhur İslami Popçu Sami Yusuf’un posterini vermesi oldu. Hani şu konserinde binlerce kapalı genç kızın adeta histeri krizine girdiği adam. TMSF Sabah ve ATV sürecini tamamladı ve iktidarın çok yakınında yer alan Çalık Grubu bu medya grubunun sahibi oldu. Tablo bu kadar açık ve netken halen daha TMSF’nin haklı işler yaptığına ve siyasi iktidardan bağımsız olduğunu iddia edebilir mi? Hukuki yollarla devlet gasp yapıyor, gasp ettiği kurumun en önemli değerlerine tecavüz ediyor ve sonra da o kurumun başkanı muzaffer bir komutan edasıyla çıkıp “yetimin hakkını yedirmeyiz” diyor. Sizin yediğiniz bu hakların hesabını kim ödüyor? Şu an için ödeyen yok ancak bir iki sene içerisinde sonuçlanacak mahkemeler dolayısıyla Türk halkı ödeyecek. ARDA SÜAR / GAZETE TIME http://www.gazetetime.com/?c=134&a=5081

26 02 2008